Bayrak
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
işık ışık, dalga dalga bayrağım,
senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
gölgende bana da, bana da yer ver !
sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
yurda ay yıldızın ışığı yeter.
savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
kızıllığında ısındık,
dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
gölgene sığındık.
ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
barışın güvercini, savaşın kartalı...
yüksek yerlerde açan çiçeğim;
senin altında doğdum,
senin dibinde öleceğim.
tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
yer yüzünde yer beğen !
nereye dikilmek istersen,
söyle, seni oraya dikeyim !
Arif Nihat Asya
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şiirin Yorumu:
Arif Nihat Asya bu şiirini; zaman, mekan, yer, nedensellik gibi temel ilkelerden muaf tutmuş. devrinin çok ötesinde bir anlayışla, şiirde kronoloji menfumunu yok etmiş. bunun yerine çeşitli alegoriler ve metaforlarla şiir içerisinde duygularını yansıtmayı yeğlemiş. bu açıdan bakıldığında şiir bir çok farklı çıkarıma müsaade ediyor.metin üzerinde çalışalım:
şair burada kime sesleniyor?
bayrağa.
bayrak nedir?
mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü. kızkardeşinin gelinliği. şehidinin son örtüsü. ayrıca bayrak bir düzenekle ışıklar saçma gibi bir özelliğe sahip olmuş. bu itibarla, göklerin beyaz ve kızıl süsü, kızkardeşinin gelinliği ve şehidinin son örtüsü olan bayrağın elektrik düzeneğine de tabi olduğunu anlıyoruz. bayrak yerine göre göklerde süs olarak, yerine göre gelinlik olarak kullanılabiliyor ama anladığım kadarıyla içine konulmuş olan özel bir düzenek ile ışıklar saçıyor. ayrıca bayrak konuşabiliyor. çeşitli istekleri dilekleri var. son dizeden anladığımız bayrağın bir takım dileklerde bulunduğu veya bulunabileceği. bu yeteneğe sahip bu bayrak.
peki şair hangi bayrağa sesleniyor?
açık değil. şair şiirinde hangi bayrağa seslendiğini sarih bir şekilde ortaya koymamış. ilk dizede "mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü" olarak bayrağı ifade ediyor. bu bayrak kanada bayrağı da olabilir, tunus bayrağı da emin değiliz. ancak ayırıcı özellik bayrağın ışıklar saçması ve konuşmasıdır. komunikatif bir bayrak ise şimdilik bulunmuyor.
şair ile bayrak arasındaki ilişki nedir?
bu da belli değil. şair bayrağı seven bir insan. bayrak şair için önemli. ancak şair neden bayrağı sevdiğini, bayrağa olan tutkusunun sebeplerini şiirde açıklamamış. onun yerine bayrağa bakanların gözünü oymak, bayrağa selam vermeyen kuşların yuvalarını yıkmak gibi saldırgan eylemlerle bayrağa olan sevgisini ifade etmeye çalışmış.
şair şiirinde ne demek istiyor?
bu da belli değil. şair bayrağı seviyor. bayrağa selam vermeyen bir takım kuşların yuvalarını bozmayı ve gene kendisi gibi bakmayan bir kısım insanların mezarını kazmayı önemli bir görev olarak görüyor. mezarcılıktan kalan boş vakitlerinde, bayrağa bakıp gölgesinde yer dilenen bu meczup, ayrıca bayrakla konuşmaya da çalışıyor. bayrak ışık saçan özel düzeneği yanında, iletişime geçebilen biri gibi algılanmış adeta. bayraktan istekler dilekler bekleniyor. bayrağın bir şey dileyip dilenmediği bilinmiyor. şair bu noktayı yazmamış.
şimdi şiiri okuyalım:
"ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
ışık ışık, dalga dalga bayrağım,
senin destanını okudum, senin destanını yazacağım."
ilk kıtada şair bayrağa seslenmiş. şair bir şey demeye çalışıyor ama ilk kıtada bir şey diyemiyor. en sonunda, bayrağım diyor senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. son dörtlükte dilekler beyan etme özelliğine sahip olduğu anlaşılan bayrağın böyle bir beklenti içinde olup olmadığı bilinmiyor. şair bayrağın cevaplarını bizimle paylaşmamış.
ancak aralarındaki dialog şöyle olabilir
- ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
- efendim arif?
- kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
- canım?
- ışık ışık dalga dalga bayrağım!
- söyle bir tanem
- senin destanını okudum, senin destanını yazacağım
- peki?
bayrak burada cool hareketler sergiliyor. kısa ve net cevaplarla muhatabın kendisine olan hislerini açıklamasını bekliyor. şair bayrağın bu durumundan rahatsız değil. selamlama seramonisini uzun tutarak bayrağın dikkatini çekmeye çalışmakta. mesela şair: "ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü destanını okudum destanını yazacağım" demekle yetinmiyor. bayrakla da biraz konuşmak hal hatır sormak istiyor. ancak bayrak arif beye pek yüz vermiyor. arif bey biraz alınıyor. sevgisini ifade etmek için biraz acaip bir nokta seçiyor.
"sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım. "
neden?
arif bey bunu söylememiş. bayrak bilindiği kadarıyla böyle bir talepte bulunmuyor. ancak arif bey agresif. belli ki bayrak direkleri etrafında dolaşıp insan gözlüyor.
arada bir bayrağa sorular soruyor "ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü iyi misin? üşüdün mü? kız kardeşimin gelinliği battaniye ister misin?" diye sual ediyor. sonra yandan geçenler kendisine bakınca kızıyor, biraz utanıyor arif bey. o noktada hisleniyor. "bana değil bayrağa bakın ama ben gibi bakın" diyor. o vakitler insanlara bakıyor arif bey. kontrol ediyor nasıl bakıyorlar bayrağa, kendisi gibi bakıyorlar mı? buradan arif bey'in günlük hayatta ayna ile sokakta gezdiğini anlıyoruz. arif bey aynaları bayrak direkleri etrafına kuruyor, hem insanları çok değişik açılardan gözlüyor hem de arada bir kendisine bakıp bayrağa nasıl baktığını denetliyor. o bakış açısı kıstaslarında bayrağa bakmayanların ise mezarını kazıyor.
bu noktada arif bey'in bir mezarlık yakınlarındaki bayrak direğini sevdiğini anlayabiliyoruz. karacaahmet olabilir. şair ise mezarlık görevlisi. insanlar gelip geçerken onları gözlüyor, kendisi gibi bakmayanlara amme hizmeti olsun diye mezar kazıyor, kürek ile dolaşıyor. arif bey ağır meczup.
ilaveten kuşlar ile neden olduğunu anlayamadığımız bir husumeti var. kuşlar bayrak direğine sıçıyorlar mı? arif beyin göklerdeki süsüne, kızkardeşinin gelinliğine ve şehidinin son örtüsüne sıçıyorlarsa büyük ayıp ediyorlar. ayrıca elektrikli ışıl ışıl bayrağın parlamasını engelliyorlar. belli ki konuşabilen bayrak bu durumdan rahatsız. ariften rica etmiş "kuşları engelle" diye şair de görev bilinci ile kuşların artık selam sabah vermesini, bayrağa hal hatır sormasını istiyor. ağır tehdit ediyor yalnız şair kuşları, yuvalarını bulup bozmakla korkutuyor. demek ki şair, kuş peşinde koşup yuva takibatı yapan da bir insan.
şair bir yanda kuş yuvası takibatı diğer yandan bayrağa bakanların bakış kriteri denetimi gibi işlerle uğraşmak zorunda olduğundan bölünmüş. bu noktada bayrakla aralarında bir husumet çıkmış olabilir. zira arif bey işlerini iyi yapamıyor. bir yandan mezar kazması lazım diğer yandan yuva bozması lazım beri yandan adam gözlemesi lazım. şair ağır koşullar altında çalışıyor. herhalde bayrakta bu duruma dayanamayıp yol veriyor.
"dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
gölgende bana da, bana da yer ver !
sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
yurda ay yıldızın ışığı yeter. "
şair burada bayrağın içsel etkilerini açığa çıkartıyor. korku keder kalmıyor bayrak varken. mezarı kazılanlar hoşnut, yuvası dağıtılan kuşlar mutlu, arif bey sevinçli bir hayat sürerken bayrak kendisini kovuyor belli ki. o zaman şair yalvarıyor, "gölgende bana da yer ver." diyor, "gene eskisi gibi beraber olalım, sensiz kalmayayım." diyor. bayrak gene cevapsız, bayrak gene suskun.
bu dörtlükte bayrağın bir başka özelliğini daha anlıyoruz. bayrak güneşten de ışıl ışıl bişey. güneş yokolunca d vitamini eksikliği bile çektirtmiyor insana. mealen yurt bayrak ışığıyla aydınlanabilir ama fazladan güneş ışığı alıyor. velakin arif bey bayrak tarafından kovulduğu için bu çifte ışıktan istifadesinde sorunlar var.
tam bu noktada arif beyin karakteri hakkında bir bilgi daha alıyoruz. şair çelişkiler yumağı bir insan. evvela bayrağa kendi gibi bakmayanın mezarını kazıyor, kuşların yuvasını yıkıyor ama bayrak kendisini kovuyor, istemiyor bayrak şairi, gölgesinde yer vermiyor, bundan dolayı bir hicap duymuyor şair. halbuki demek ki kendisini de bayrak pek sevmiyor. o halde kendi mezarını kazması, kendi yuvasını yıkması icap etmiyor mu? şair bunu izah etmemiş.
"savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
kızıllığında ısındık,
dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
gölgene sığındık. "
şair geçmişten hatıraları bayrakla paylaşıyor. gölgesinde tekrar kendisine yer vermesi için anıları anlatıyor. savaş isimli bir arkadaşları bayrak ve arifi karlı dağlara götürmüş. savaş ve arif bey bayrağın kızıllığında ısınmışlar. bayrak mavi göklerin süsü, kızkardeşinin gelinliği, şehidin son örtüsü olmasının yanı sıra elektrikli battaniye hüviyetine de sahip. multitasking. üçü bir arada yatmışlar o gece. sonra savaş, dağlardan atmış bayrak ve arif beyi. muhtemelen aralarında husumet çıkmış. bayrak ve arif'in sevgisini kıskanan savaş nümayiş çıkarmış. bunları da şehre götüreceğine çöle bırakmış. hangi çöl olduğu açık değil. o dönem arif bey sabahları bayrak gölgesinde , geceleri ise bayrağın altında geçirmiş. keyifli bir beraberlik sürmüşler.
"ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
barışın güvercini, savaşın kartalı...
yüksek yerlerde açan çiçeğim;
senin altında doğdum,
senin dibinde öleceğim. "
arif bey demin bayrak ile aralarında çıktığını söylediği nümayişi unutmuş bile. anıların tatlı hülyalarında bayrağın altında öleceğini iddia ediyor. bayraksa henüz gölgesinde yer açma konusunda bir karar vermiş değil. suskun. bayrak güvercin, kartal gibi iltifatlardan etkilenmiyor. sakince başını sallıyor bu noktada
ve biz de son kıtaya erişiyoruz.
"tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
yer yüzünde yer beğen !
nereye dikilmek istersen,
söyle, seni oraya dikeyim !"
arif bey artık iyice çoşmuş. anlamış ki bayrak kendisine yüz vermiyor belirli bir mevkide sorunu lokasyonda sanıyor. söyle diyor bayrağa: "nereye dikilmek istersen oraya dikeyim seni. her yerleri gezdireyim. çöllerde gölgende soluk alayım, dağlarda seninle ısınayım.." ancak bayrak sessiz, bayrak düşünceli.. bayrak arif beyle konuşmuyor.. husumet sürüyor.
tam bu noktada arif beyi, bir elinde kürek, bir elinde ayna, üstünde bayrak desenli bir gelinlik ile düşünüyorum, bir başka bayrakla konuşup gülmeye başlıyor, ben de husumet duyuyorum arif bey'e, allah akıl fikir versin istiyorum.